Genel Görelilik Kuramı

Aynştayn “Genel Görelilik Kuramı” nı açıklarken aslında farkında olmadan planetlerin insanların üzerindeki kadersel etkilerini de açıklamıştı.Evrensel gerçeklik Newton un dediği gibi işlemiyordu aslında. Şöyle ki;Aynştayn diyor ki; Uzay siyah renkli kumaş gibi bir madde ile dolu durumdadır. Şuan buna bilim adamları, “Kara Madde” diyor. Aynştayn; Newton’un kütleçekimi kuramını, cisimlerin kütlelerinden kaynaklanan bir kuvvet ile değil, uzayın eğriliği ile yani gezegenlerin bulundukları konumlarının bu çarşaftaki ağırlık oluşturması ve çarşafı eğip bükmesi ve diğer planetler ile uzay kumaşının üzerinde titreşimsel bir çekim ve itim ilişkisi içinde olması ile açıklıyor.Yani 100 ışık yılı ötede bir gezegen patladığında, uzay çarşafı titreşimsel olarak etkilenmektedir. Bu titreşim etkileri belli bir zaman hızı ve görelilik yasası ile tüm evrene yayılmaktadır. Yani; zaman uzayın her bir yerinde aynı işlemiyor. Farklılıklar da tabi ki var. Bu yüzden; uzay, zamanın Yani, bu kara çarşafın (kara maddenin) ta kendisidir.Kader, neden planetlerin birbirlerine olan etkileri ile işliyor? işte tam da bu yüzden. Her bir planetin bir diğerine olan geometrik açı ve derecesel ilişkisi bir çekim ve itim meydana getiriyor. Uzay sanki bir senfoni orkestrası gibi. Her an başka bir melodi çalıyor..Bu etkiler altında dünya veya uzayda herhangi bir planet içinde yaşayan tüm canlılar, bu etkilere maruz kalmaktadır. Tabi ki; Bu etkiler sonucu zamanda yani; uzayda, çeşitli kalite farklılıkları da oluşuyor. (dalgalı, durgun vs.)Bir suya kocaman bir taş attığınızda. Bu etki kocaman dalgalanmalar oluşturur ve su üzerindeki frekans dalgalanmaları suyun kapladığı tüm alana farklı etkiler ile yayılır. Suyun farklı bir alanına ikinci taşı attığınızda da oluşan dalgalanma ilk attığınız taşın dalgalanmaları ile iç içe yeni bir etkileşim oluşturur. Aynı mors alfabesi gibi. Ya da aynı bir melodi gibi. Uzay aslında bir orkestra platformu gibi ve planetler bu orkestra platformunda konumlanmış enstrümanlar gibi görev yapıyor. Tüm planetler bulundukları konum ve ilerleme hızları ile kendi lisanı haliyle birbirleriyle adeta konuşuyor gibi. Anlayabilene tabi ki…Bu konuşmayı biz aslında (mental alıcılarımız sayesinde) zihinsel anlamda duymaktayız ve bu frekanslara tepki vermekteyiz. (Bilinç Altı) Farkında olmadan bedenimizdeki hücreler nasıl bize hizmet ediyorsa, bizde farkında olmadan evrene hizmet etmekteyiz. Zamanın içindeyiz yani bu çarşafın üzerindeyiz.Bu Evrensel Müzikal tiyatro içinde yer alan tüm canlılar, oluşan bu titreşimlere Zihinsel (mental) anlamda dürtüsel tepki vererek gökyüzünde olanı, yer yüzünde adeta cisime bürünmüş halini, temsilen yaşayan ve olayların meydana gelmesine vesile olan ve bu olaylardan deneyim elde eden aktörleriz. Biz evrendeki tüm yıldızların adeta yer yüzü temsilcileri gibiyiz.Aynştayn’ ın genel görelelik kuramı, Kaderin evrensel fizik yasaları (kuantum) doğrultusunda işlediğininin bir kanıtıdır. Eğer biz şuan dünya gezegeninde, yani güneş sistemindeki bu etkiler altında deneyimler elde ediyorsak ve buradan kaçıp gidemiyorsak. Bu etkiler altında (hayvani) dürtüsel olarak yaşamayı bırakıp, aslında doğru zamanda, doğru konuları seçim yaparak nasıl kullanmamız gerektiğini anlamak zorundayız. Aksi halde bu hayatın hiç bir zaman tadını çıkaramayacağımız ortadadır. Denizde sörf yapmak isteyen bir sörfçü, nasıl ki, denizde dalga kalitesini istiyor ise. Deniz tam istediği gibi dalgalandığında sörf tahtası ile sahil kenarına inip dalgaları yakalıyor ve keyfini sürüyor ise, Biz karanbole karma karışık tamamen dürtüsel yaşamaktan vazgeçmeliyiz.Örf ve adetlerimizi ayrıca hayvani dürtülerimizi bir kenara bırakıp, evrensel etik kurallarını prensip edinmeli ve hayatımızı buna göre planlamalıyız. Evrensel kuralların tam tersine, adeta kısa süreli kendi çıkarları doğrultusunda deprem olacak yere yüksek binalar diken biz zavallı evrensel müteahhitlerin (insancıkların); Acilen bu evrensel etkiler altında yaşamayı öğrenmesi gereklidir. Aksi halde her defasında tabiatı suçlayarak bu şekilde yaşamak. Bu hayatı tadından yenmez hale getirecektir. Yaşadığımız her şey bir kaderdir deyip, dürtüsel bir hayat sürdürmek, evrensel cehalet sınırlarını çoktan aşmış olduğumuzun da bir göstergesidir.

:)Sanırım uzaydaki diğer canlılar bizim bu cehaletimiz karşısında bize gülüyordur. Aslında mental olarak gelişmemiz için, binlerce yıl önce insanlığa bir kıyak yapıp, Astrolojiyi bize onlar öğretmişti. Şuan geldiğimiz noktada astroloji yerle bir durumda ve toparlamaya çalışıyoruz. Geçmişi incelediğimizde karşımıza büyük bir ilim irfan ve teknoloji ile karşılaşıyor, geleceğe baktığımızda endişe ve modern bir kölelik sistemi görmekteyiz. Krallar astroloji ilmini kullanıp zafer kazanıyor. Peki ya Halk, hep sürünecek mi?Halka gelince karma-kurma da… Kralların hiç mi karması-kurması yok arkadaş. Halka evrensel etkileri kullanarak en kısa yoldan sörf yapmasını öğretmeyi seçiyorum.NE ZAMAN, NE YAPACAĞINI BİLEN BİR İNSAN BAŞARILI İNSANDIR.BAŞARMAK İÇİN; ekim ve dikim zamanını bilmeyen bir çiftçi gibi karambole ve dürtüsel yaşamayı bırakmamız gerekli. Sevgiler
