Dünya düz mü?

Dünya Düz müdür? diyerek delinin birisi uzaya taş atmış, Bin akıllı taşı çıkaramıyor arkadaşlar… 🙂
Herkesin bu Fikir karşısında kafaları karışık. Aslında bu konuda yazmak çok utanç verici, çünkü çok basit konular bunlar, ancak görüyorum ki, bu konu dilden dile taşınıp, uzayıp geniş kitlelere yayılmakta. kafaları karıştırmakta….
Uzay boşluğunda her şey yuvarlaktır. Hatta uzayda her şey yuvarlak hatlarda ve dönebiliyor olmak zorundadır.
Öncelikle unutmamalıyız ki evrenimiz, bing bang patlaması sonucu meydana gelmiştir. Bu patlama sonucu enerji maddeye dönüşmüş ve etrafa saçılmış ve uzay boşluğunda halende hızla titreşerek ve döne döne ilerlemektedir.
Peki gezegenler nasıl oluşur, bu olayı en anlaşılır vaziyette sizlere şöyle izah etmeye çalışacağım;
Bu büyük patlamanın etkisi ile Uzayda büyük bir hızla, titreşerek ve dönerek ilerleyen başı boş partüküller. Kendilerinden daha büyük olan cisimlerin çekim alanlarına girmeye başlar ve bu (katı-sıvı-gaz) toz partüküllerinin kendilerinden daha büyük cisimlerin etrafında Dönerek diğer kendinden küçük partükülleri de peşlerinden sürükleyerek, çevresinde toplar ve bir spiral çember oluştururlar. Bu çember giderek içe doğru daralır ve toz partükülleri sıkışmaya başlar. Bu olay Gezegenleri oluşturan bir vesiledir.
Allah vesile olmadan hiç bir şey yaratmaz. Allah matematik, fizik yani bilim tabanlı yaratım yapan bir mühendistir. Bizim şuan algılayamadığımız ve mucize dediğimiz konuların bile bilimsel açıklaması mutlaka vardır. Bu yüzden Kuranı kerim sadece % 20 Din diyanet, cennet ve cehennem bilgileri barındırır. Geri kalan % 80 lik kısım fizik ve Kuantum ve henüz idrak edemediğimiz diğer evrenin yasalarından bahseder. Bu yüzden Evrenin kitabı Kuranı Kerim, sadece diyanet işlerinin eline bırakılmamalıdır.
Uzay sürekli genişler çünkü uzaydaki tüm cisimler sürekli dönerek ve titreşerek belli bir kader düzleminde akar gider. Yani evrende her an yeni galaksiler oluşmaktadır. hep oluşacaktır. Her an bir yerde bir kıyamet kopuyor da olabilir.
İşte tamda bu yüzden Uzayda kendi başına durup dururken hiç bir etken olmadan, düz bir platform oluşması mümkün değildir. “Momentum Korunumu” yani “hareket” olmadan çekim kuvveti oluşamaz ve katı – sıvı – gaz partükülleri birbirine kenetlenerek sıkışamaz ve sağlam bir zemin oluşturamaz. Bu yüzden evrende tüm planetler dönebiliyor ve yuvarlak hatlarda olabiliyor olmak zorundadır. Aksi halde kütle çekimi oluşturamadığı için gövdeleri dağılır gider.
Örneğin, şuan dünyamız dönmeyi bir bırakırsa ne olur. öncelikle atmosferimizi kaybederiz ve Depremler ile gövde ikiye ayrılır ve parçalanır ve yok olur. Dünyayı boş verelim, bize en yakın mesafede olan AY dönmeyi bırakırsa ne olur. Dünyamızda Okyanuslar kabarır. Büyük tusunamiler olur, mevsim dengeleri yok olur ve dünya zıvanadan çıkmış gibi yalpalamaya başlar.
Ay dönmeyi bıraktığında veya biraz yavaşladığında bu etkiyi insan duygusal olarak anında hisseder ve endişelenmeye başlar. Çünkü AY manyetik enerjisi ile okyanuslarımızı dengellediği gibi, biz insanların da duygu enerjilerini dengeler. (Ayımızın kadersel olarak dünyamızdaki etkileri; duyguları ve okyanusları kontrol eder.) Dünyanın veya Ay ın dönmeyi bırakmasını bir kenara koyalım şimdi, eğer güneş sistemimizde bize en yakın merkür planetimize bir cisim çarpar ve merkür’ ü yok ederse ne olur? Eğer böyle bir şey olursa; Dünyada insanlar konuşamaz, Delirir, dilleri tutulur, agresifleşir, çünkü merkür konuşabilmemiz ve akli melekerimizi kullanabilmemiz için bize manyetik enerji gönderen bir etki oluşturmaktadır. Merkür planetimiz yok olursa herkes birbirine saldırır. Bu yüzden haritalarında merkür etkisini güzel almış olan kişiler kendilerini iyi ifade edebiliyorlarken, merkür ışığından fayda görememiş veya az fayda görebilmiş olan kişiler agresif kişilerdir.
Özet ile hareket olmadan çekim oluşamaz. Çekim kuvveti olmadan da uzayda hiç bir cisim oluşamaz ve bu yüzden de gövdeleri dağılır gider.
Mevlana’ ya göre de evrende her şey döner. Ay, güneş, dünya, yıldızlar, gezegenler, her şey döner. Bu nedenle semazenler de dönerek evrendeki bu genel kanunu dile getirirler.
Bu bir evrensel fizik yasasıdır. yani kanun böyle arkadaşım. Bu konuda Fantazi kurulamaz. istisnai durum oluşamaz. Bu iddayı ortaya atan kişilerin neptünleri horoskop haritalarında 12. ev haricine her yerde olabilir. hatta k….çlarına kaçmış bile olabilir 🙂 Hep diyorum yine diyorum. Bu neptün 12. evde çok güzel.. bunun dışındaki yerleşimlerde kişi farkında olup bu etkiyi yönetemiyor ise, insanın hayatına hiçte güzel sonuçlar vermeye bilir. özelikle neptün; kişinin haritasında 3-9 aksında yerleşmiş ise ve kişi bunun farkında değilse, sürekli aklı karışıktır ve inançlar konusunda suistimale çok rahat uğrayabilir. Ancak kişi bunun farkında ise bu neptün enerjisini doğru kullanmayı öğrenip, çok muhteşem spiritüel bağlantılar da kurabilir.
Dünyanın tam olarak mükemmel bir yuvarlak olmadığını anlamak çok fazla teknolojiyi gerektirmez, sadece biraz çaba ve ekipmanla dünyanın gerçek şeklini belirleyebiliriz. Ki, yüzyıllar önce Newton gibi bilim insanları bu durumu kolayca farkedebilmişti. Tıpkı Dünya’nın düz olmadığını binlerce yıl önce farkeden ve çevresini dahi ölçen Antik Yunan bilginleri gibi.
Dünyamızın atmosfersiz ve okyanussuz asıl şekli “Geoid” şeklidir yani yamuksu bir yapıdadır. Bu yüzden de işte dünyanın her yerinde farklı bir yer çekimi alanı mevcuttur. Eğer dünyamız düz bir levha olsaydı ve dünya dönmüyor olsaydı. Biz bu levhanın üzerinde yürüyemezdik. Düm düz ve sabit bir dünyanın üzerinde yer çekimi (kütle çekimi) oluşamayacağı için, tek bir sıçramayla uzayın karanlığına savrulur ve boşlukta kaybolur giderdik.
Dünyamızın Kendi etrafında ve Güneşin etrafında dönüyor olması ve merkür’ ümüzün ve bir venüs’ ümüzün de bizlere dönere eşlik ediyor olması büyük nimet…
Bunun Keyfini çıkarın. 🙂
Tamam NASA birçok konuda bizden bilgi gizliyor. Ancak b…k..nu çıkarmadan düşünelim arkadaşlar.
Vur dedik, ancak dünyamızdaki Neptünyenler yine öldürmeyi başardı.. 🙂
Ah neptün !!! Ah neptün !!! ..
Sen adamı uçurtma gibi uçurursun.
Sevgiler 🙂