Kader Sistemi

Şimdi, kader sistemi nasıl işler kısa öz sizlere anlatmak istiyorum.

(Diye başlıyorum ancak kısa süreceğini hiç sanmıyorum 🙂

Gezegenler manyetik olarak sürekli dünyamıza sinyal gönderir. yani sınav soruları bizlere manyetik olarak iletilmektedir. Sonra her kişi bu sinyalleri doğum saati ve tarihi ve doğum lokasyonundaki gökyüzü kodlamasına göre farklı bir şekilde algılar..

Yani tüm gezegenler gökyüzünden dünyaya tek bir frekans gönderir. sürekli gönderir. Ancak herkesin dekoder kodu (güdüleri) farklı olduğu için zihin bu tek frekansı farklı şekilde çözümler. (çünkü herkesin doğum algoritması farklıdır)

Gökyüzünde sürekli çalan bir orkestra var. Kaderin Senfonisi ve Her birimiz evrendeki melodiye göre kaderimizi yaşarız.
Özetle Herkesin sınav sorusu farklıdır.

Güdülerine gelen bu sinyalin algoritmasını zihin çözebilecek kabiliyettedir. Çünkü senin zihnin aslında evrendir. İnsan biyolojik bir bilgisayar gibi çalışır. Ben dediğin o şey var ya, işte o aslında ruhtur yani ruh sadece bir enerjidir.. Ruh bu biyolojik makinenin içine Anne karnında ilahi olarak yerleştirilir.

Doğumun ile bereber çevrenden sürekli bir şeyler öğrenir ve bilincini geliştirirsin. 18 yaşına girmen ile beraber yani ergen olduğun an, yani ilk Kuzey Ay Düğümünün tetiklemesi ile sınav başlar. Artık kendin kararlar alırsın, kararlar verirsin, öğrenirsin deneyim kazanırsın.

Gezegenler güdülere sinyal gönderiyor sonra ne oluyor peki,
Zihin bu güdüleri tetikleyen sinyalleri Görüntüye ve bir fikire çevirir. Sen de hemen “aa aklıma bir şey geldi” dersin.
Sonra aklına gelen bu fikiri ölçer tartarsın sonra iraden ile hükmedersin. Sonra eyleme geçersin. işte her aklına gelen fikir seni doğru sonuca götürmeyebilir. Bazen de götürebilir.

Yani peki ne zaman götürür, ne zaman götürmez. Sen sistemi bilirsen ve farkında olursan diye Allah bir de Astroloji diye bir ilim göndermiştir. Yani aslında Allah, bu hayatta bize ne gerekiyorsa; oksijen, su, rızık, ilim vs. her ne varsa göndermiştir.

Ancak insan, ona tuh kaka!, buna tuh kaka!, diye diye nankörlük eder durur. Sonra ede ede derken en sonunda ettiğini kendi bulur.

Allah sen bilinç kazan istiyor, öğren istiyor. Güzel Deneyimler elde et istiyor.

Bazen yanlışa sürüklenirsin. Ancak artık Sen yapmışsındır, sonucuna katlanırsın. Bazen doğru yaparsın kazanırsın, yine sen yapmışsındır, başarı da senindir.

yani, Herkes ektiğini biçer ve ettiğini bulur.

Soru: Benim suçum ne bu saatte doğduysam şimdi ben seçmedim ki? hatırlamıyorum.? benim dekoder neden bu koda sahip. Ben diğer başka bir kodun benim olmasını istiyorum.

Cevap: Araştırın “Kalu bela” ve “Elest bezmi” veya bu olaya Hint kaynaklar “Reankarnasyon” demektedir.

Nasıl seçmedin. Orada yaşadın, seçtin, şuan tanıdığın herkes ile orada bir ilişkin oldu. Hatta Eşleştin, hatta hak yedin. Sevdin, aşık oldun, ve hatta yedin içtin. Şuan buraya bu kader ile gelişin, orada yapıp ettiklerin yüzündendir. Burada yapıp ettiklerin ile de diğer Levelde yüzleşeceksin. Hazır ol.!!!

Ölüm anında ruh bir sipral tünelin içinden geçer, bu sipral tünelden geçerken sen bu güne kadar yaşadığın tüm anıları hatırlarsın. ölürken bu hayatın ve bundan önceki hayatın ile ilgili tüm detayları bilirsin. Yani hayatın film şeridi gibi gözünün önünden geçer ve belirginleşir. Adeta Kendin ile yüzleşirsin.

Bu yüzden herkesin astroloji bilmesi veya bir astroloğu arkadaş edinmesi şarttır. 🙂 Çünkü insan önünü görmelidir. Hayat, şaka kaldırmayan sonuçlara götüren gerçekliktedir. Ve önemsenmelidir. Aksi halde sonuçlarına sonsuza kadar katlanırsın çünkü asla geri dönüşü yoktur. İnsan gerçeği Görsün diye Allah ilim göndermiştir. Oku demiştir araştır demiştir.

Yani yoksa haybeye yaşamanın bir anlamı da yoktur. 🙂

Allah bilen ile bilmeyenin bir olmadığını tüm ilahi kitaplarda sürekli vurgulamıştır. ve hatta ilk ayet bile “OKU” emri ile başlamıştır. Hatırlatayım… Ayrıca hayat yüksek düzeyde bilgi barındırır. Zaten hayat; bilmek ve deneyim elde etmek üzere tasarlanmıştır. Zaman, yani evren, yüksek çözünürlükte bir gerçeklik içeren sanal bir platformdur.

Hepimiz Allah’ ın Evren Okulunda öğrenim gören öğrencileri konumundayız.

Kimimiz okuyup, bilip, öğrenerek ve bilinçlenmeyi tercih ederken, kimimiz kaderin fiskelerini yiyerek, deneme-yanılma yöntemleri ile öğrenmeyi tercih etmektedir. Bu bir seçimdir. İnsan seçimlerinden sorumludur.

Sonuçta her ikisi de bir öğrenme şeklidir. “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”
Sevgiler 🙂

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu